Uyku tutmuyor...Sıkıntı,çok sıkıntı var
havada.Sıcak ve nemli hava insanın içine işliyor ve insanı daha da sıkıntıya
sokuyor.Balkon kapısı açık olduğu halde ne hava geliyor ne de rüzgar
esiyor.Yatakta sürekli hareket ediyorum.Uyku bu gece bana uğramıyor...Saate
bakıyorum, üçe beş var.Aklıma Gökçe geliyor...O yeşil gözleriyle bana
bakıyor ve gülümsüyor...Her zaman gülümsesin tek isteğim bu.O mutlu olsun
yeter.Bana ne olursa olsun.O harika yeşil gözleri hep aynı
kalsın.Dalıyorum...Burası,burası okulun bahçesi elimi tutan el de onun
eli.Beraber yürüyoruz...Konuşmadan yürüyoruz...Etrafta arkadaşlarım bana
bakıyor.Bir tuhaflık var.Herkes bana bakıyor sanki kötü birşey olacakmış
gibi bir hava var.Ben bunu hissettikçe Gökçe'nin elini daha sıkı
tutuyorum.Ama o daha uzaklaşıyor benden elimi bırakıp koşmaya başlıyor.Bende
peşinden gidiyorum.Bayağı bir süre peşinden koşuyorum.Hızlanıyor ve bir
duvardan atlayıp gözden kayboluyor.Bende duvardan atlıyorum.Burası bir
mezarlık.Aramaya başlıyorum...Etraftaki mezarlara bakarken içlerinden biri
dikkatimi çekiyor,garip bir hisle mezara doğru gidip bakıyorum.Bu,bu bizim
mezarımız...Annemin,babamın ve benim. Yaklaşıyorum ve dokunuyorum
mezarıma...Tam o anda büyük bir patlama sesiyle başlıyor felaket.Belki de
kıyamet bu...Heryer sarsılıyor,garip bir uğultu insanın kulaklarını ve
ruhunu sarıyor,boğuyor ve ard arda duyulan patlamalar,tuhaf ama korkunç
sesler...İnsan bu sesler içinde hiçbir şey yapamıyor, konuşamıyor, nefes
alamıyor, olduğu yerden kıpırdayamıyor...İçim boşalıyor yere düşüyorum...Ve
uyanıyorum...Olan gerçek...Açık balkon camından giren rüzgar, şiddeti ve
korkunç uğultusuyla insanı ürkütmeyi çok iyi başarıyor...Uğultu, çatırdayan
duvar sesleri, düşen ve parçalanan eşyalar, mobilayalar, çığlıklar...Gelen
bütün sesler kulaklarımda birleşip kalbime saplanıyor. Tek ama tek şey
kafamı kurcalıyor...Bu cehennemden ben ve ailem sağ çıkabilecek miyiz?...En
çok istediğim şey Gökçe'ye onu sevdiğimi, gözlerinin içine bakarak
söylemek...Tabii ki burdan sağ kurtulabilirsem...Ne yapabilirim? Nasıl?
Niye?...Nasıl kurtulacağım burdan...Kendimi bulduğum yatağımın yanında
büzülüp ağlamaya başlıyorum...Hıçkırıklarım, haykırışlarım ve çığlıklarım,
boğucu uğultu tarafından yutuluyor...Yatak odalarından annemin ve babamın
çığlıkları duyuluyor...Bu sesler beni daha da yaralıyor.Ve sanki olmasını
bildiğim ve beklediğim en kötü şey oluyor, çatırdayan duvarlarıyla bu bina
daha fazla dayanamıyor ve içindeki yaşamlarla beraber kendi yıkıntısına ve
gecenin karanlığına son derece ürkütücü seslerle
gömülüyor...Kıpırdayamıyorum... Artık sarsıntı ve boğucu ses sona
erdi.Uzaklardan diğer enkazlardan çığlıklar geliyor...Bulunduğum enkazdan da
sesler kesilmedi...Bağırıyorum, anneme ve babama ulaşmak için...Ama
nafile...Hiç bir ses yok onlara dair.Duyduğum çığlıklar komşulardan
geliyor.Duyanlara saplanan birer ok gibi geliyor bu çığlıklar.Belden aşağımı
hareket ettiremiyorum.Belden yukarımıda azcık kıpırdatıyorum ki bunu bir
kere yaptım ve duyduğum korkunç acıyla bunuda kestim.Yapabildiğim fiziksel
hareket, el ve kollarımı hareket ettirebilmek.Zaman ilerledikçe ki bunu
anlamam zor oluyor.Sesler azalıyor.Dalıyorum...Acılar içinde
uyanıyorum...Herhalde sabah oldu.Saatte sekiz gibi olmalı.Her sabah bu
saatte gözlerimi açardım.Ama bu sabah pek farkeden yok zaten
karanlıktayım.Karnım çok aç ve susadım.Annem nerde? Babama ne oldu? Bir kaç
defa daha bağırıyorum.Yanıt ölüm.Soğuk bir cevap...Bacaklarımda hissizlik
gidiyor ama yerine daha da kötü korkunç acılar geliyor.El yordamıyla
bacaklarımda ağır bir yara olduğunu anlıyorum.Ellerime bir sıvı
bulaşıyor.Kan...Bacağımdaki hissizlik azaldıkça artan acı bacağımdan tüm
vücuduma yayılıyor ve geçtiği her yerde ardında kocaman bir yarık bırakan
fay hattı gibi ilerliyor.Ağlamaya başlıyorum.Anlıyorum ki pek fazla zamanım
kalmadı.Zaten kan kaybı beni bitirecek olan...Aklıma annem ve babam
geliyor...Rüyamda gördüğüm gibi olacakmış demek ki.Bacağımda acı,yayılan
sıcaklık ve ağırlık anlatıyor herşeyi.Garip bir halsizlik
hissediyorum.Düşüncelerim yüzeyselleşiyor.Üzüntüye bile konsantre
olamıyorum.Bacağımdn yayılan bir esinti tüm enerjimi alıp
götürüyor.Damarlarımda kanın az kaldığını içimden çekilip gittiğini
hissediyorum.Uykum geliyor.Karşı konulamaz bir uyku bu.Son anlarımı
yaşıyorum.İçimde hayallerimin,umutlarımın ve anılarımın çığlıkları, ölümün
sessiz rüzgarına karşı yenik düşüyor ve her geçen saniye ile daha da
sessizleşiyorum.Gözlerim iyice ağırlaşıyor.Kapatmak istemesemde
kapanıyor.Nefes alışım zorlaşıyor ve yavaşlıyor.Aklımda kalan tek şey
Gökçe.Beni belki de en çok üzen şey onu sevdiğimi gözlerinin içine bakarak
söyleyemeyişimdir...Sessizlik yayılımına devam ediyor...Kalbim yavaşlamaya
başlıyor...Kendimi iyice hafiflemiş olarak hissediyorum.Artık ne duyuyorum
ne de hissediyorum...Tek isteğim...Mezarıma seni seviyorum yazın... |