Sina Hakman

NC, Bir PC Midir, Yoksa Nedir?

PC, kullanıcıya özgür bir bilişim dünyası verdiği için başarılı oldu.

YAKLAŞIK bir yıl önce, ortalıkta NC adı ilk defa dolaşmaya başlayınca, ben de konuya katılıp bir yazı yazmıştım. NC adı verilen ağ bilgisayarları o zaman PC'lerin yerine Internet'e bağlanmak için alternatif, ucuz bilgisayar diye tanıtılmıştı. Ben bu fikri bulan Oracle'ın genel müdürü Larry Ellison'ın ileriyi göremediğini, bu tür yanlış hesapların bilgisayar dünyasında sık sık olduğunu anlatmıştım. Dediğim gibi bunun üzerinden yaklaşık bir yıl geçti ve benim NC konusundaki fikirlerim biraz değişti. İşin ilginç tarafı o zamanlar çoğu kişinin Larry Ellison'ı yanlış anladığını fark ettim, meğer adamcağızın derdi başkaymış. Ne yalan söyleyeyim, ben o zaman Oracle'ın bu konuda öne sürdüğü fikirleri okumamıştım; benim kaynağım bilgisayar dünyasındaki dolaylı kaynaklardı. Kaynaklar yanılınca ben de yanıldım. Ama artık hatamı temizlemenin zamanı geldi geçiyor.

NC ilk çıktığında herkesin Internet'e bağlanmakla uğraşıyor olması sanırım hepimizi yanlış bir noktaya itti. Tam bu sırada Internet'e bağlanmak için ucuz bir alet arayışı vardı. Bir kısım televizyona bağlı bir alet hayal etti, bir kısım telefon gibi bir Internet cihazı. Tam bu arada ortaya çıkan NC, ' PC'lerin pabucunu dama atacak Internet bilgisayarı' gibi sunuldu piyasaya. İşin aslı bu kadar basit değil tabii ki. Sanıldığı gibi NC'ler PC'lerin yerini alacak müthiş bir keşif falan değil, hatta PC bile bir NC! Garip ama gerçek. Mesele şu: Oracle'ın ortaya koyduğu ağ teknolojisi genel bir çok tanım getiriyor. Bu teknolojinin adı Ağ Bilişim Mimarisi ya da NCA (Network Computing Architecture). Yani, NC sanıldığı gibi bir bilgisayar türünün adı değil bir standardın adı. TCP/IP ile çalışan herhangi bir ağa bağlı, üzerinde Netscape Navigator gibi Java dilinde program çalıştırabilen bir tarayıcı, bir de Internet standartlarında çalışan bir e-posta programı içeren her bilgisayar aslında bir NC. Bu yüzden Internet'e bağlanmakta kullanılan PC'lerin tümü aslında bir NC. Madem PC de bir NC, neden NC diye ayrı bir alet var? Bu sorunun cevabı biraz karışık. Bunun için biraz eskiye dönelim.

Program yazmak ve çalıştırmak için aptal terminaller vardı bir zamanlar. Hoş, hala var ama artık pek moda olmadığı için ortalıkta görünmüyorlar. Bilgi işlem yatırımı yapılınca artık RISC işlemcili bilgisayarlara ya da PC'lere yatırım yapılıyor. Aptal terminal denen bu nesneleri hatırlayanlarınız vardır. Bunlar klavyeden girileni bağlı olduğu bilgisayara ileten, bu bilgisayardan gelenleri de ekranında gösteren aletlerdi. ' Di' li geçmiş zaman kullanıyorum ama aslında bu aletler ana bilgisayarlarla ya da UNIX'le çalışan yerlerde hala var. Avrupa'nın, emin değilim ama sanırım, Amerika'nın da bilet rezervasyon işleri bu tür terminallerle yapılıyor. Terminallerin en iyi tarafı, ana bilgisayara bağlayıp fişe taktınız mı, ' tık' demeden yıllarca çalışmaları. Ama grafik arabirim falan hak getire. O zamanlar bilgisayar sistemlerinden sorumlu olan sistem yöneticileri, en güzel yıllarını yaşıyorlarmış meğer. Sistem yöneticileri o zamanlar kraldı; oturdukları sistem odasından her şeye hakimdiler. Bilen fazla olmadığı için karıştıran da fazla olmuyor, bütün sistem bir merkezden kolaylıkla yönetiliyordu. Çalışan program da aynı yerde, veritabanı da, kullanıcı tanımları da hepsi tek merkezde. Sistem yöneticisi ne isterse o oluyordu.

SAHİP OLMA MALİYETİ
MERKEZİ bilgisayarların hantallığı, büyüme zorlukları ve PC'lerin çekiciliği kısa sürede yeni bir fikir ortaya çıkarttı: PC'leri bir ağ kurarak birbirine bağlamak. Bu sıralarda istemci/sunucu mimarisi ortaya çıktı, programların bir bölümü sunucu, bir bölümü de istemci bilgisayarında çalışmaya başladı. Önceden bilgisayar sistemi maliyetini oluşturan en önemli kalem bilgisayar ve çevre birimlerinin alım maliyetiydi, bakım maliyeti o kadar yüksek değildi. Sonuçta ortada bir tek bilgisayar çalıştığı için sadece onun bakımı, bakım sorununu çözüyordu. Oysa PC'ler ucuz görünseler ve kolay öğrenilseler de büyük bir ağ içinde kişisel kullanımda olduğu gibi kolay ve ucuz bir biçimde kullanılamıyorlar. Ucuz da olsa her PC'ye ayrı ayrı program yüklemek, sistem yönetimini ayrı ayrı yapmak, bilgi işlem birimlerini çok zorladı. Çoğu kullanıcı PC'leri daha iyi bildiği için sistemin güvenirliğini sağlamak da ayrı bir sorun haline geldi. Oyun programları, virüsler ve meraklı kullanıcılar sistem yöneticisinin kabusu haline geldi. Araştırmalara göre büyük bir ağ ortamında tek bir PC'nin kişi başına sahip olma maliyeti 7000 dolar civarındaymış. Sakın bu size çok gelmesin. Sadece donanımı ve yazılımı düşünmeyin, bu kalemlerin satın alma maliyeti toplamın sadece %13'ü; ağ yönetimi %55, diğer sistem yönetimi işleriyse maliyetin %14'ünü oluşturuyor. Geri kalanıysa eğitim, terfi harcamaları. Bütün kalemleri koyunca 7000 dolara ulaşılıyor. Eh, bir tane için böyleyse, 100 PC'li bir ağı düşünün. Ülkemizde iş gücü daha ucuz olduğu için bu değerler belki daha düşüktür. Ama neresinden bakarsanız bakın bu görünmeyen masraflar PC'lerin ağ ile bağlandığı bilgisayar sistemlerinde asıl maliyeti oluşturuyor. Terminalli sistemlerdeyse kullanıcı başına maliyette %50'ye varan bir kazanç var. Bu kazanç, yönetim maliyetlerinin terminalli sistemler için çok az oluşundan kaynaklanıyor. Bir yandan da şöyle elinizi vicdanınıza koyup bir Windows'la çalışan PC'ye bakın, bir de metin tabanlı terminallere. (Terminal bulamayan bankaların ATM'lerine bakabilir.) Hangisini kullanmak istersiniz? Cevabınızı tahmin etmek zor değil; grafik, ses, video gibi çokluortam öğeleri içeren kullanıcı arabirimleri her zaman tercih ediliyor. İşte NC, yani ağ bilgisayarı diye bir tanım oluşturmalarının nedeni bu. Belli bir işletim sistemi ya da bir donanım ortamına bağlı kalmadan, sadece yazılım standartları üzerine kurulmuş, grafik kullanıcı arabirimi kullanılmasını öngören bir tanım. Bu tanıma uyan bir bilgisayar ister yaygın, ister yerel bir ağa bağlansın aynı programları çalıştırabiliyor. Eğer NC'niz terminaller gibi sadece bu iş için yapılmış bir bilgisayarsa kullanıcı başına sahip olma maliyeti de çok düşüyor, sistem yöneticileri rahatlıyor, daha ne isterler; ' Gel keyfim, gel' .

JAVA, WINDOWS'A RAKİP Mİ?
TEK bir program yazıp bunu her yerde çalıştırmayı kim istemez? Birbiriyle uyumlu geçinen sistemler arasında bile aynı programı çalıştırırken bir sürü sorun oluyor. Java diliyle yazılmış programlar, donanım ve işletim sistemi bağımlı olmadıklarından Java destekleyen bütün sistemler birbirleriyle teorik olarak uyumlu. Yalnız uyumluluğun ancak bazı ödünler verilerek gerçekleştiğini unutmamak gerekli. Yani Java ile yazdığınız bir programın Windows'da çalışan bir program kadar hızlı çalışacağını söylemek mümkün değil. Yaygın olarak kullanılan Word, Excel gibi uygulamaları aynen Java ile yazıp kullanmak mümkün görünmüyor. Corel'in Java ile yazdığı ofis setine bakmıştım, PC'deki sürümüne göre hem çok yavaştı, hem de bir çok özellikten yoksundu. Üstelik donanım bağımsız olduğu için bir Java programı PC'lerde yapmaya alışık olduğumuz işleri yapamıyor. Öte yandan büyük bir kuruluşta sadece veritabanına ulaşıp bilgi giren ve bilgi alan bir kişinin şu anki web tarayıcıları ve Java'yla yazılmış programları kullanması ve bununla yetinmesi mümkün. Bu şartlarda, yazılan programlar çok değişik ortamlarda çalışacağından, sistemi planlayan keyfi ne isterlerse koyar kullanıcının önüne. İster 500 dolarlık bir NC, ister zaten varolan fakat eskimiş PC'ler, isterse UNIX iş istasyonu. Nasıl bir bilgisayarın konacağı kararı, o kullanıcının yaptığı diğer işlere göre verilebilir. Yeni gelişmekte olan üç parçalı (3-tier) istemci sunucu mimarisini de destekleyen Java ortamı bu özellikleriyle büyük kurumların seçimi olacağa benziyor. Microsoft başından beri Java'yı bir programlama dili olarak destekledi. PC'lerde sahip olma maliyetinin çok yüksek olduğunu da kabul ediyor. Hatta bunun için Windows NT'nin 5.0 sürümünde Zero-Administration-Windows (ZAW, Sıfır Bakımlı Windows) adı verilen bir teknolojiyle, kullanıcı bilgisayarlarının sahip olma maliyetini düşürmeyi amaçlıyor. Ama konu NC'ler ve Java ortamı olunca akan sular duruyor. Microsoft, Java'nın bir program çalıştırma ortamı olmasına kesinlikle karşı. Eğer böyle olursa özellikle iş dünyasındaki kullanıcı PC'leri satışında ciddi bir düşüş olacak bu da en fazla Microsoft'u etkileyecek. Windows ve Intel dışında bir standardın olmasını Microsoft'un kabul etmesi mümkün görünmüyor. ZAW teknolojisi ve daha basit PC'lerle Microsoft da standardı belirlemeye çalışıyor. Onların standardı da NetPC. Bildiğimiz bir PC aslında bu NetPC, tek özelliği bütün tanımlarını merkezi bir sunucudan alması. Böylece sistem yönetimi maliyeti çok azalıyor, fazla bilen kullanıcıların orayı burayı karıştırarak sorun olmaları engelleniyor. Üstüne üstlük bu bilgisayarlar bir de Word, Excel gibi uygulamaları normal bir PC'de olduğu gibi çalıştırabiliyor.

MERKEZİYETÇİLİĞİN ZARARLARI
ORACLE'IN NC'si ya da Microsoft'un NetPC'si başarılı olur mu bilemiyorum, onu zaman gösterecek. Bence Java çalıştıran bir NC için şu anda piyasada yer var. Sadece fatura kesip, muhasebe fişi giren bir kullanıcının önüne 32 MB bellekli, Pentium işlemcili, 1 GB diskli, Windows NT 4.0'la çalışan bir bilgisayar koymanın çok anlamlı olmadığını düşünüyorum. Diğer taraftan da Word, Excel, Photoshop gibi uygulamaları çalıştıran kullanıcıların önündeki PC'leri alıp onlara NC vermek çok mantıksız. Belki bu durumda da NetPC'ler devreye girecek. NC'leri evde kullanmak bana saçma geliyor. Çünkü bu durumda bilgisayarınızın işe yaraması için tek şansınız Internet'e bağlanmak. Evde çalışacak böyle aletler de olacak belki, ama bunlar kesinlikle Oracle'ın tanımladığı NC'ler değil.

NC ya da NetPC gibi tanımlarını merkezdeki sunucu bilgisayarından alan aletler belki maliyetleri düşürecek ama PC'nin getirdiği birçok yararı da götürecek. NC'ler ya da NetPC'ler çalıştıracağınız programı, hakkınızı hukukunuzu ağ üzerinden alıyor. Size küçücük de olsa bir yer bırakmadan bazı ' ileri gelenler' kuralları koyuyor, yani özgürlükleriniz kısıtlanıyor. PC'lerin bu kadar başarılı olmalarını sadece ucuzluklarına ve uyumluluklarına bağlamak çok dar bir görüş olur. PC'ler aynı zamanda kullanıcılarına özgür bir bilişim dünyası verdikleri için başarılı olmuştur. Bilgisayar kullanımını seçkinlerin elinden halka indirmiştir. Herkesin istediği programı çalıştırması, kendi bilgisayarını kullanarak mutlu olması mümkün olmuştur. NC'ler geldiğinde iş ortamlarında oyun oynanamayacağını, böylece iş gücü kaybının engelleneceğini düşünenler bence insan psikolojisinden anlamıyor. İş ortamında oyun oynanıyorsa, bunun nedeni bilgisayarlar değildir kuşkusuz. İnsanların kişisel bilgisayarlar kullanarak yaratıcılığını ortaya çıkarma, kendi kendine öğrenme ve bilgisayarla çalışmaktan keyif alma şansı da maliyetlerle birlikte düşüyor. Belki NC'yi bazı kullanıcıların önüne koyabiliriz, ama NC'nin PC'nin yerini almasını düşünmek bence çok zor. Neden terminalleri terk edip PC'ler almaya başladığımızı sakın unutmayın.