Sina Hakman
Modalar ve Internet KahvehaneleriInternet moda oldu; ama bu moda yanlız parası olanların değil herkesin hakkıUZUN bir aradan sonra artık yine karşınızdayım. Bu süre içerisinde umarım sizi üzmemişimdir. Ama artık bir sürü keyifli konuyla yine bu sayfalarda olacağım. Özürleri bırakıp yazı yazma zamanıdır. Artık başlayalım:Modalar yaşamımıza nasıl da etki ediyor. Herkes birbirinden geri kalmamak için modaya uyuyor ya da en azından uymaya çalışıyor. Topluluktan kopmama çabası mıdır nedir, bilemiyorum. Ayrılıkçı sayabileceğim kişiler dahi modaların o kaçınılmaz çekiciliğine kapılıyor. Belki de bu aralar en çok konuşulan moda cep telefonları. Çoğu kişi rahatsız, ama gün geçtikçe yayılıyor. Bir gün önce cep telefonlularla dalga geçtiğiniz biri ertesi gün elinde cep telefonuyla karşınıza geliveriyor. Adına rağmen cepte taşınamayacak kadar büyük nesneler bu cep telefonları. Eğer kadınsanız sorun yok çünkü genellikle çantanıza sığıyorlar. Eğer erkekseniz bu durumda küçük sorunlar oluyor. Ceket cebinizde taşısanız şişkinlik yapıyor kötü görünüyor. Gömlek cebini deneseniz düşme riski var. Bazıları beline takıyor, şehir kovboyu misali. Çoğu kişi de cep telefonunu elinde taşıyor. Elde taşınınca da başa dert oluyor telefonlar. Adam arabadan iniyor elinde cep telefonu. Yemek için masaya oturuyor hem baş köşeye cep telefonu konuyor. Hele böyle herkesin cep telefonlu olduğu bir yerde oturuyorsanız ve sizin de telefonunuz varsa, vay halinize. Herhangi bir telefon çaldığında herkesin eli telefonuna gidiyor. Uzun arayışlardan sonra asıl çağrı sahibi telefonunu buluyor ve arayana ulaşılıyor. Geçenlerde bir konserdeyiz. Adamın biri, konserin ortasında cep telefonunun açık olduğunu, yani her an çalabileceğini fark etti. ' Aman ne olur, ne olmaz' düşüncesiyle telefonunu kapatmaya karar verdi. Bu aletler sadece çalınca değil de, tuşlarına bastığınızda da ses çıkartıyor ya, adam da o karanlıkta kapatmaya kalkınca tabii ki, dıt dıt sesler çıktı. Bunu duyan cep telefonlu diğer seyirciler, kendi cep telefonlarını kapatmadıklarını hatırlamış olmalılar ki, bir cep telefonu kapatma furyası başladı. Her köşeden dıt dıt sesler geliyor. Konserin o bölümü benim için rezil oldu. Lafı gelmişken, bir arada şu alarmlı saatler moda olmuştu. Onların bir ayarı vardır. Saatinizin sizi her saat başı bir bip sesiyle uyarması için. Millet bu ayarı kurar. Saatler her saat başı bip diye ses çıkarır. Konserlerde, sinemalarda bundan daha rahatsız edici bir şey olamaz. Nasıl sinir olduğumu anlatamam. Yani, adamın kendine saati hatırlatmak için yaptığı ayar niye bana dokunsun. Ayrıca beni ilgilendirmez ama, her saat başı saati hatırlamak ne sinir bir şey. Tepenizde ' Zaman geçiyor, bak ona göre' diyen biri varmış gibi.Biz konumuza dönelim: Cep telefonunun yararlarını tartışacak değilim. Ama kullanım şekli konusunda gördüğünüz gibi sorunlarım var. Bir şey moda oldu mu, herkes gereklerini ya da kullanma adabını düşünmeden atlayıveriyor üzerine. Eh, bana da muhabbetini yapmak düştü. Almamaya kararlıyım ama benim de olsa, ben de aynı durumda kalacağım herhalde! Internet Café Modası Kahvehanelerin başköşesinde mutlaka bir televizyon durur. İnsanlar evlerinde maç seyredeceklerine, kahveye gider arkadaşlarıyla birlikte maç seyrederek deşarj olur. Şu anda oturduğum evin hemen alt katında bir kahvehane var. Ara sıra gece evde otururken, ' GOOOL' çığlıklarıyla irkiliyorum. İnsanlar hep beraber eğleniyorlar. Yani televizyon bile bir sosyal olay oluyor kahvelerde. Internet her ne kadar eğlenceli bir şeyse de böyle topluca seyredilip eğlenilecek bir şey değil. Çünkü televizyon seyircisi pasif bir seyircidir. Seyredilecek kanalı seçmek dışında yayına bir etkisi yoktur. Yani, televizyon şirketleri ne sunarlarsa o tüketilir. Internet'te öyle mi, ne yapacağınızı, neye bakacağınızı tamamen sizin kişisel seçimleriniz belirliyor. Askerdeyken hep beraber televizyon seyrederdik. Hangi kanalın seyredileceği en temel sorunsalımızdı. Kimi onu ister, bunu istemez; kimi maç sevmez, kimi haberleri dinlemeden rahat edemez - askerde haber dinleyip ne yapacaksa. En sonunda Kral TV açılır klip seyredilirdi. Yani kişisel seçimlerin bu kadar değişken olduğu günümüzde, topluca seçim yapmak bana pek mümkün gelmiyor. Eh, durum böyle olunca topluca Internet'te sörf yapmak da pek mantıklı değil gibi. Internet caf 'lerin insanların sosyal iletişim gereksinimlerini karşılamak için yapılmadığı ortada. Internet'te gezinmek, bence bireysel bir iş. Bu cafe'lerin iç mekan tasarımları da çok ilginç. Yazılım ve donanım firmalarının reklamları, evlere yönelik çeşitli yazılım ve oyunların durduğu rafların arasında üzerinde bilgisayar olmayan masalar var. Bu masalarda sanırım yemek yemek ve muhabbet için oturuluyor. Üstlerinde peçeteler, tuzluk biberlik türü aletler var. Arada bir muhabbetten sıkılıp Internet sörfü yapmak isteyenler duvara dayalı olan masalardaki bilgisayarların başına geçiyor. Bu arada bir şeyler içmeniz ve yemeniz mümkün. Fiyatları da pek ucuz değil. Görüntü olarak beni hiç çekmedi. Belki de ben daha sıcak mekanlardan hoşlanıyorum. Ya da her gün bilgisayar dolu bürolar da yaşayan biri olarak, dinlenmek için benzer bir yere gitmek fikri bana pek sıcak gelmiyor. Bu benim durumum, herkes böyle olmayabilir. Bu yüzden de pek eleştiremiyorum bu caf 'leri. Üstelik tıka basa olmasa da içerisinde insanlar oluyor. Demek ki, o kadar da itici değil. Sanırım, böyle caf 'ler Internet'e ulaşımın sorun olduğu düşünüldüğü için açıldı. Yani, gazete ve dergilerdeki yazılardan, oradan buradan tanış olunan Internet'i, kanlı canlı yaşayabilmek için evinize giden yol üzerindeki Internet caf 'ye uğruyorsunuz. Biraz sörf yapıyorsunuz, içiniz rahatlıyor ve evinize dönüyorsunuz. Yoksa herhalde kadınlı erkekli bir arkadaş grubu, Cumartesi akşamlarını ya da Pazar öğleden sonralarını geçirmek için bir Internet caf 'de buluşmak üzere sözleşmezler. Buradaki ' herhalde' yi vurgulamak gerekli. Belki böyle birileri de vardır. Bu arada Internet'in bence en önemli varlık nedeni, insanlar arasında bilgiyi paylaşmak. Yoksa eğlenmek için çok daha keyifli birçok seçeneğimiz var. Bilgiyi paylaşmak kendi başına eğlence kaynağı olduğu için Internet bize keyif veriyor. Peki bunu nasıl yapıyoruz? Elektronik postayla, haber gruplarıyla. Bunlar içinse mutlaka kalıcı bir kullanıcı adresi gerekiyor. Yani sörf yapmak işin bir tarafı. Sözünü ettiğim diğer tarafını bildiğim kadarıyla Internet caf 'lerde yapmak mümkün değil. KÜTÜPHANELER ve INTERNET İngilizce eğitimin özel okulların bir ayrıcalığı olarak kabul etmeyen devlet büyüklerimiz zamanında Anadolu Liseleri'ni kurmuştu. Bu okullarda tamamen İngilizce eğitim yapılıyor. Şu andaki durumlarını bilemiyorum ama ben bir Anadolu Lisesi mezunu olarak parasız okudum ve iyi bir İngilizce'yle mezun oldum. Bugün Türkiye'de çalışıyorum ve iş üretiyorum. Benimle beraber mezun olan birçok kişi bugün Türkiye'de önemli görevlerde çalışıyor. Bunda öğrendiğimiz İngilizce'nin payı çok büyük. İngilizce öğrenmek konusunda devletimizin fırsat eşitliği sağlayan bu uygulaması bence çok önemlidir. Aynı şekilde, devletin kütüphanelere ayırdığı bütçeyi arttırarak, Internet hizmetini ücretsiz olarak kütüphaneler aracılığıyla sunması gerekli. Ancak bu sayede bilgi edinmek için para ayıramayan ailelerin çocukları, en azından bilgi edinmede eşitliği yakalamış olur. Bu ülkemizin geleceği için en önemli konulardan biridir. Bilgiye ulaşmak ve onu kullanmak konusunda yeni bir modaya ihtiyaç var. Bu moda Internet olacak, hatta oldu bile. Ama bu moda sadece parası olanların değil herkesin hakkı. Çünkü bunun sonucunda kazanacak olan bizleriz, bizim ülkemiz. |