Şimdiye kadar çok tanımı yazıldı ama bir de sizin ağzınızdan duymak gerekirse,
shareware yazılım nedir?
Bülent Eren: Belli bir deneme süresi boyunca ücretsiz olarak kullanılabilen
ve beğenildiği takdirde ücreti ödenen, beğenilmezse de artık kullanılmaması gereken yazılım türüne
shareware diyoruz.
Türkiye'deki çok az sayıda shareware program yazarından birisiniz. Sayınızın bu
kadar az olmasını neye bağlıyorsunuz?
BE: Kısaca Türkiye şartlarına. Ülkemizde bir programcının
shareware bir program çıkarıp para kazanması hayal gibi bir şey.Kopya program kullanmaya
alıştığımız için, kullandığımız bu programların ne emekler ile yazıldığını ve değerini anlayamıyoruz.
Bizim için değeri belki de kopya ücreti olarak ödediğimiz az miktarda ve asla programı yazan kişiye
gitmeyen para oluyor. İşte bu şekilde düşünen kişilere zaten ellerinde olan bir program için niye para
yollayacaklarını anlatmak çok zor. Bu durumda tek yapılması gereken shareware programa bazı
kısıtlamalar getirmek ve ' Bu kısıtlamaların kalkmasını istiyorsanız lütfen para yollayın' demekten
ibaret.
Shareware program yazarlarının tek amacı para kazanmak mı?
BE: Elbette değil. Yoksa az olan
sayımız sıfır olurdu. Aslında shareware program yazarlarının en önemli amaçlarından birisi isimlerini
duyurabilmektir. Eğer gerçekten kaliteli bir program yazmışsa, kısa zamanda ismi duyulacak ve bu
kendisine ilerde avantaj sağlayacaktır. Nitekim yurt dışındaki örneklere baktığımızda, pek çok
shareware yazarının daha sonradan büyük yazılım şirketlerinde işe devam ettiklerini görüyoruz. Yani
shareware program bir nevi yazarının referansı oluyor.
Neden güzel bir program yazan bir programcı
bunu doğrudan satmak yerine shareware olarak çıkarır?
BE: Çoğunlukla bunun nedeni programı
normal pazarlama yöntemleri ile satmasına imkanının olmaması. Ama bazı shareware oyun firmaları
var ki, bunlar imkanları olduğu halde programlarını shareware olarak çıkarmaya devam ediyorlar. Bu
da gösteriyor ki, aslında yazdığınız program iyi ise shareware pazarlama kötü bir yöntem değil.
Düşünün bir kere yalnız ambalajına bakarak ve büyük miktarda para vererek aldığınız bir program
beklediğiniz gibi çıkmıyor. Halbuki shareware olayında siz ilk önce programı beğeniyor ve sonra
parasını ödüyorsunuz. Kullanıcılar için ne büyük bir avantaj olduğu açıkça görülüyor.
Siz şimdiye
kadar kaç tane shareware program çıkardınız?
BE: 4 tane shareware programım var. Bunlardan birisi
yap-boz bulmacası idi. İkincisi bir JPEG slayt göstericisi oldu. Sonra içinde 150 tane oyun açıklaması
ve hileler olan bir program yazdım ve en son olarak ta ARA anti-virüs programını yazdım. Bunlar
arasında en çok beğenilen ve ilgi gören ARA oldu.
Biraz ARA programından bahseder misiniz?
BE:ARA yerli virüslerle mücadele etmek için yazıldı. Daha sonradan kullanıcılar tarafından ilgi görünce
ben de programı geliştirdim ve şu anda 5000'den fazla virüs bulabiliyor. Sanırım bu rakamla
Türkiye'de yazılmış en büyük anti-virüs programı oldu. Gerek hız açısından gerekse virüs yakalaması
açısından benzer yabancı yazılımlardan bir eksiği yok. Çok kısa zamanda eklemeyi düşündüğüm
heuristic dosya temizleyicisi ile benim bildiğim kadarıyla dünyada bunu yapabilen iki anti-virüs
programından biri olacak.
Peki böyle bir programın varlığından Türk bilgisayar kullanıcılarının haberi
var mı? BE: Programın ilk versiyonu çıkığından bu yana bir seneden fazla bir zaman geçti ve bu süre
içinde BBS'ler aracılığıyla dağıtımı yapıldı. Türkiye'de modem kullanıcısı sayısı çok az olduğundan
ARA belli bir çevreyle sınırlı kaldı ve çoğu kullanıcının programdan haberi olmadı. Ama sanırım bu
ay sizin derginizin hediyesi olan diskette ARA'nın son versiyonu da olacak ve bu sayede epey bir
kişinin programdan haberi olacak. Eh, bu da güzel bir şey ve böyle bir imkan sağladığınız için size
teşekkür ederim.
Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
BE: Aslında var. Madem sesimi
duyurabileceğim bir fırsat oldu, söylemeden geçemeyeceğim: Türkiye'de programcılığın gelişmesi için
kişilerin bilgiye ulaşabilmesi lazım. Bunun en kolay yolu ise Internet. Ama maalesef günümüz
Türkiye şartlarıyla çoğu bilgisayar kullanıcısı Internet'e giremiyor ve girebilen az sayıda kişi ise bunu
oldukça zor şartlar altında gerçekleştiriyorlar. Ben şimdiye kadar öğrendiğim çoğu şeyi Internet
sayesinde öğrendim. Bu bilgi denizinden yararlanmak herkesin hakkı ve bunun bir an önce
sağlanması gerekiyor. Yoksa zaten geri kaldığımız yarıştan kopacağız.
|